Tirebolu’nun yıllarca sorun haline gelmiş ama çözülmesi için tüm tarafların elbirliği ile gayret sarf etmesi gerekirken, yeterli gayretin gösterilmediği “Tirebolu Balıkçı Barınağı ve Cuma Pazarı Yeri” konusunu, bu yazıyla gündeme getirerek, tarafların, ilgisiz kişilerin kafa karıştıran bilgi kirliliği yaratan açıklamalarına karşı, yasalarımıza göre olması gereken bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.
Konuyu iyice anlaşılabilir hale getirmek için öncelikle Balıkçı Barınağının, kanunlar nezdinde ki statüsünün ne olduğuna bir bakalım..
Tirebolu’da liman yoktur. Halkın “Liman” dediği, liman görünümlü devasa bir “Balıkçı Barınağı” vardır. (355 bin m2)
Yasalara göre balıkçı barınakları, o yörenin Su Ürünleri Kooperatifine tahsis edilmek üzere yapılır ve inşaat bittiğinde kooperatife kiraya verilir.
Ancak balıkçı barınağının inşaatı bitmiş olmasına rağmen, hükümetin siyasi bir gücü, burayı liman statüsüne aldırıp, işletmesini ismi belirli bir özel firmaya vermek istediğinden, bu barınak Tirebolu Su Ürünleri Kooperatifine kiraya verilmesi yıllarca engellenmiştir. (Kanunen Balıkçı Barınakları liman gibi hizmetlerde kullanılamaz. Liman hizmetlerinde kullanılması için bu barınağın, liman olmasını gerektiren teknik kriterleri sağlaması halinde Balıkçı Barınağı statüsünden çıkartılıp Liman statüsüne alınması gerekmektedir)
Yaklaşık 10 sene önce, dönemin siyasi hükümeti, bu balıkçı barınağını liman statüsüne çevirmek için çalışmalar başlatmış, hatta daha kanunen bir sonuç alınmadan o ismi belli özel firma, barınağın bir kısmını işgal ederek orayı tel çit ile çevirmiş, konteyner ve jeneratörünü kurmuş, çevre denetimi için kamera sistemi bile yapmıştır.
Bu barınağın gayrı yasal peşkeş çekilme olayına Tirebolu halkı kayıtsız kalmamış ve o dönemin Belediye Başkanı Burhan Takır Tirebolu Belediyesi adına, Tirebolu Çevre Derneği da Tirebolular adına Ordu İdari Mahkemesinde “Yürütmeyi durdurma” talepli davalar açmışlardır.
Ordu İdari Mahkemesi bu talepleri uygun görerek, hükümetin, balıkçı barınağını liman yapma girişimini durdurulması yönünde karar vermiş ve bu karar sonrası özel firma, işgal ettiği yeri terk etmek zorunda kalmıştır.
Bu mahkeme karara rağmen gene de bu alan Tirebolu Su Ürünleri Kooperatifine yasal olarak kiraya verilmemiş ve yıllarca Su Ürünleri Kooperatifi, Tirebolu Belediyesi, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, çeşitli esnaf, bu devasa barınağı kendi çıkarlarına göre kullanmaya başlamışlardır.
Belediye Başkanı Burhan Takır (CHP), halkın yararını düşünerek bu alana gayrı yasal olarak Cuma Pazarını taşımış, gayrı yasal olarak bu pazarın zeminin düzeltilmesini yapmış, sonraki Belediye Başkanı Abdullah Karabıcak’ta (AKP), Pazar yerinin yer kaplaması için gene paralar harcayarak parke döşetmiştir… Yani Tirebolu Belediyesi, halkın kullanım kolaylığı için kendisine tahsis edilmeyen bir alan için büyük paralar harcayarak kanunlar nezdinde suç işlemeyi göze almışlardır.. (Bu suçtan kaçınmak için belki de belediye buraya harcanan paraları başka isim (hesap) altında yapmış olabilir.)
Su Ürünleri Kooperatifi Yönetimi de, Pazar esnafını emsal göstererek, bu alanda hurdacılık yapan bir esnafın faaliyetlerine de göz yummuştur.
Balıkçı barınaklarında, TC Tarım ve Orman Bakanlığının ilgili dairelerinin, balıkçılık faaliyetlerini denetlemesi için yasal olarak “Balıkçı idari Kontrol alan” adı altında bir alanın İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğüne tahsis edilmesi gerekmektedir..
Bu kanuna göre, Tirebolu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, 355 bin m2’lik barınak alanının 3400 m2 lik kısmını, bağlı bulunduğu ve barınağın yasal sahibi olan TC Orman ve Tarım bakanlığından tahsis ettirmişler ve bu tahsisli alan içerisinde, inşaat maliyet giderleri takribi 150 bin TL yi geçmeyecek şekilde bir basit prefabrik denetim binası yapılmasının da müsaadesini almışlardır..
Ancak Tirebolu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, kendisine tanınan kullanım amaç dışına çıkarak, tahsisli alana prefabrik basit bir denetim binası yapması yerine, çelik konstrüksiyonlu devasa bir “İdari Bina” yaparak İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünü bu binaya taşımıştır.
Yani yasal sahibi Tarım ve Orman Bakanlığı olan bu balıkçı barınağı alanı, Su ürünleri Kooperatifi, Tirebolu Belediyesi, bir takım esnaf, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ve de daha kötüsü, rahat bir şekilde barınağa giren çeşitli maksatlı kişiler tarafından müştereken kullanılırken barınakta güvenlik zafiyeti gündeme gelmeye başlamıştır.
355 000 m2 alanlı devasa balıkçı barınağı, fuhuş için yer arayanların, uyuşturucu müptelalıların, kanunsuz iş çevirenlerin, şoförlük eğitimi alanların, kıyı olta balıkçılarının, yürüyüş yapanların, gezenlerin, resim çekenlerin, alkol almak isteyenlerin elini kolunu sallayarak istediği gibi girip çıktıkları güvenliği olmayan bir yer haline gelmiştir..
Bu alanın güvenliğini sağlamak için yaklaşık 20 sene sonra devletin aklına mecburen kiralama sistemi gelmiş ve devlet, sorumluğu üzerlerinden atıp alanın güvenlik sorumluluğunu Su Ürünlerine vermek için geçen sene kiralama işlemleri yapılarak nihayet bu alan “Tirebolu Su Ürünleri Kooperatifi” ne kiraya verilmiştir.
Bu kiralama ile sorunların biteceği beklenirken sorunlar daha da büyüyerek çözülmesi zor problemler halini almıştır.
Su ürünleri Kooperatifinin, devletle yaptığı kiralama sözleşmesine göre:
Bu devasa Balıkçı Barınağının her türlü güvenliğini sağlamak, kazalara sebep olabilecek unsurlar için gereken tedbirleri almak tamamıyla Kooperatif Yönetim Kurulları sorumluluğunda olmaktadır..
Yani, mendirekte balık tutan birinin denize düşüp boğulması, alan içerisinde kavga, yaralama gibi olaylar, uyuşturucu kullanılması, taş aralarında fuhuş yapılması, alan içerisinde trafik dâhil her türlü kazalar gibi emniyetle ilgili hususların sorumlusu gerekli tedbirleri almayıp, bu olaylara sebebiyet veren Kooperatif yöneticileridir.
Yani balıkçı barınağını kiralayan kooperatif, bu alanın işletmecisi olması sıfatıyla, barınak alanını kendi “İşyeri” olarak kabul eder ve faaliyetlerini bu şekilde yürütür.. Kanunlara göre bir işyerinin tüm güvenlik tedbirlerini almak, İşyeri işletmecisine ait olduğundan kurallara uymamanın cezası da çok ağırdır.. Bu konuda mahkemelerde davası görülen çok sayıda Su Ürünleri Kooperatifi yöneticileri vardır.
Konunun çok yakından ilgisi olan bir örneği kendimden sizlere vereyim:
15 sene önce, Eskişehir de Tramvay hatlarının yapımı işi kapsamında, güzergâh boyunca yeraltında bulunan telefon hatlarının deplase (taşıma, yer değiştirme) işini almıştık.
Yapacağımız iş öncelikle, güzergâh dışına alacağımız telefon hatları için cadde ve sokaklarda 60x80cm ebatlarında kazı yapmaktı. Belediyeden “kazı Ruhsatı” alınca artık bu kazı alanı bizim “İşyerimiz” statüsüne girdiğinden, bu işyeri sınırları dâhilinde olabilecek her türlü kazanın sorumluluğu da tarafımıza yüklenmiş olmaktadır.
Tüm güvenlik önlemleri eksiksiz almış olmamıza rağmen, gece parklarda yatan, üstü başı pis, “şarapçı“ tabir ettiğimiz pejmürde bir kişi 60 cm genişliğinde 50 cm derinliğinde ki kanala kafa üstü düşerek ölüyor.
Ölen adamın ailesi cenazeyi morgdan almaya bile gelmemişken devreye bir İş Kazası avukatı girerek ölen kişinin yakınlarının vekâletini alarak bizlere dava açıyor.
Adli tıpta ölen kişi çok yüksek promil alkollü çıkıp ta, bilirkişilerde aldığımız güvenlik tedbirlerinin tam olduğuna dair rapor verince, Mahkeme 7 sene sonra bana, “işyeri sahibi taşaron” olduğum için 1/8, Ana Yüklenici Firmaya da “Ana İşveren sıfatıyla 1/8 oranında suç tespiti yapıyor.
Bu sefer, ölen adamın “eğer ölmeseydi ölene kadar ne kadar para kazanırdı” hesabı için yeni bilirkişiler devreye giriyor..
50 yaşında ki adam ölmeseymiş de pazarlarda işportacılık yapsaymış ve de bu işi 75 yaşına kadar sürdürseymiş eline toplam şu kadar para geçermiş!”
Yani “kör ölüyor, oluyor badem gözlü”
Mahkeme bu bilirkişi raporunu kabul ediyor ve 1/8 oranında bana ödeme emri kararı çıkartıyor.
Tirebolu da ki evime bile tedbir koyuluyor.
Düşünün.. Eğer bu ölen kişi genç veya çalışan biri veya alkolsüz biri olsaydı tarafıma rücu edecek cezayı hayat boyu çalışsam gene de ödeyemezdim..
İşte balıkçı barınağının konusunun çözülememesi bu güvenlik sorumluluğundan kaynaklanmaktadır.
Balıkçı Barınağı artık Tirebolu Su Ürünleri Kooperatifinin işlettiği kendisine ait bir işyeridir.
Benim başıma geldiği gibi, barınakta olabilecek bir kazanın sorumlusu bu kooperatifin yöneticileri olacaktır.
Yönetim isterse mendireğin çıkışından itibaren, sahilde ki büfeler de dâhil olmak üzere, “Yusufun Yeri” sınırına kadar olan o çok uzun hattı tel çitle çevirebilir, girişe bir kapı yapabilir, kayıtlı balıkçılar dışında ilgisiz hiçbir kimseyi içeri almaz ve Tirebolu halkının denizle ilgisini bu kısımda tamamen kesebilir.
Yasal hakkıdır.
Tirebolu Belediyesinin, şehir merkezinde Cuma Pazarı kurabileceği başka uygun bir alanı yoktur.
Belediye halkın yararı için barınakta ki bu alanı kullanmak istemekte ancak bunu yasal bir şekle bağlayamamaktadır.
Kooperatife kiraya verilen bu alanın, bir kısmının kişi veya kurumların kullanılmasına müsaade edilmesi, devredilmesi sözleşmelerine göre yasaktır, sözleşmenin fesih nedenidir. Yani bakanlık müfettişleri yerinde yapılan bir incelemede, Cuma Pazarının, kiralanan alan içerisinde bulunduğunu tespit ettiğinde, bu kooperatifin işlediği bir suç olacaktır.
Bu durumda ne yapılmalıdır:
Su Ürünleri Kooperatifi, tüm bu olumsuz durumlar karşısında, hak ve menfaatlerini korumak için ilgili kurumlara gerekli yazılar yazarak ihtarlarda bulunmuş olabileceğini düşünmekteyim.
Tirebolu Belediyesi ve Kaymakamlık müştereken TC Tarım ve Orman Bakanlığına müracaat ederek bu devasa büyüklükte ki barınak alanının ihtiyaca göre yeniden ele alınmasını, deniz tarafında ki kısmının Kooperatife, geride kalan alanında Belediyeye tahsisini isteyebilir. (Bu talebe Kooperatifin rıza göstermesi gerekli olabilir.)
Bakanlık bu talebi olumlu bularak Balıkçı Barınağının sınırını yeniden belirleyerek, atıl durumdaki alanı Belediyeye tahsis ettiği takdirde artık belediye bu alanı Cuma Pazarı olarak kullanabilir.
Ancak günümüz siyasi anlayışına göre, CHP li bir belediyenin talebini Bakanlığın kısa zamanda ele alabileceğine ben şahsen inanmıyorum. Bu talebi hızlandırıp çözümsüzlüğe bulaşmış konudan iyi bir sonuç alabilmek için –Tirebolu Halkının menfaatleri olduğu için- AKP Tirebolu İlçe Teşkilatının bilfiil devreye girmesi gerekmektedir.
(İlçe Başkanı Yaşar Dikmen, bu konuyu ele aldığında sorunların çok daha çabuk çözülebileceğine inanıyorum.)
Bakanlıkta şu şekilde bir görüş ortaya çıkabilir: “Bu yerin bir kısmını Belediyeye tahsis edersek, belediye bu alanı şahsi çıkarlar için, kullanım amacı dışında, kişisel rant getirici inşaatlar yapabilir”
“Tirebolu Sevdalısı” olarak yakından tanıdığım Burhan Takır olsun, Yaşar Dikmen olsun, bu arkadaşlarımızın memleketimizin çıkarları için yaptığı icraatlar ortada iken, bakanlıkta olabilecek bu şekilde ki kaygıları, bu arkadaşlarımız, -tüm Tirebolu halkını da arkasına alarak- kolaylıkla giderebilecek bilgi ve yeteneğe sahiptirler… (İşte Kent Konseylerin faydaları, bu gibi durumlarda ortaya çıkmaktadır)
Benim şahsi görüşümü sorarsanız; belediye kendisine tahsis edilecek alana otobüs terminalini, minibüs ve taksi duraklarını taşıyabilir. Böylelikle liman ve Barabut biraz rahatlayabilir. Ayrıca alanın bir kısmına yapacağı katlı otoparkla, şehrin otopark sorununu çözebileceği gibi Cuma günü bu katlı otoparkta yani kapalı alanda Cuma Pazarı kurulabilir.
Cami, kafeler, sosyal tesisler, park alanları, yürüyüş yolları yapabilir.
Burhan Başkan ve Yaşar Dikmen istesin, bu işler kolaylıkla olur. Parasızlık bahane de olmaz, Ankara’dan mutlaka hallederler.
Post Views:
1.553